27 Mayıs 2012 Pazar

Bekleyiş

Genelde en sevdiğini beklerken arkanı dönersin... Her an süpriz gibi olur çünkü gelişi. Ha şimdi geldi ha gelecek...Bi ayak sesi mi duydum? Bir el dokunur şimdi tam da şimdi evet, evet o...Yo bu da değil.Şimdi 20 den geriye saysam hangi saniyede gelirse o uğurlu benim için.Ya gelmezse? Ya hiç dönemezsem yüzümü geriye. Ya hiç bitmezse saymalarım.En iyisi hiç düşünmemek.Saymamak.Ha bi de her şey çok gerçekçi gelir mesela beklerken. Araba kornaları kulağının içinde patlar her seferinde.Yaprak seslerinin bile cızırtısından geçilmez. Birinin burun çekmesi, ötekinin merhabası, müziğin cızırtısı...Ve gelecek olmayanın gelmeyişi... Doğru zamanda yanlış gelişler...Yanlış sevişler!
nil kızılırmak 

7 Mayıs 2012 Pazartesi

hikaye-1

‘’Ben onlar gibi değilim’’ dedi ince kemikli genç çocuk. Belli ki karşısındaki kızı bir şeylere ikna etmeye çalışıyor bir yandan da biralarını yudumluyorlardı. Gözü takılı kalmıştı onlara. İzlemeyi severdi. İnsanlar birbirlerine karşı ne de sefillerdi. Bu sefilliği izleyip de bunun dışında kalmanın keyfiydi biraz da yaptığı. Zaman kayıpları geldi aklına ve sefilliğin ulaşılmaz görüntüsüydü aslında tüm zaman kayıpları diye düşündü. Herkes kendi postunu giydirme çabasına girmiş gibi debelenip duruyordu. Bir an yine midesi bulandı. Öyle romanlarda, filmlerde olduğu gibi kafası esince kaçıp gidesi de gelmiyordu; yoktu öyle bir dünya. Çekmek zorundaydı şu gözü açık cigaranın düşmanlığını; dayanılmaz sabah akşam tiyatrosunu; tüm duygu zaaflarını ve bunların yanılsamalarını… Aslında daha da içten olmak gerekir diye düşündü ve çekmek zorunda olduğu şeyleri daha etraflı düşündü. Acele araba kornaları geldi ilk olarak aklına. Hiç kimsenin acelesi olmamalıydı bu denli. Sonra bahçesiz evleri düşündü; o evlerdi insanları kiralayan aslında. Yolda yürüyen her hangi birine baktı bankacıya benzetti. Hayatından memnun görünüyordu; ama bir an onun yerinde olmamaktan mutlu oldu. O kostüm, o hesaplar, o tuşlar, akıl almaz saçmalık dolusu rantların içinde kendini bir halt edebilme çabasının komedisini düşündü. Acıdı adama. Sonra küfür salladı içinden. Yan masada oturan ve ince kemikli gencin sözde kandırmaya çalıştığı iri gözlü kıza baktı. ‘’Ben onlar gibi değilim’’ demek ‘’onlardan değilim’’ anlamı taşımıyor ki demek istedi. O da sen de onlardansın demek istedi. O alışıklardan, o elleriyle yürüyenlerden, o damarında insan kokusu soluyanlardan, o yaşayan ama nefes almayanlardansınız siz de demek istedi. Sonra gözü asıl büyük manzaraya; kendisine takıldı. Umutsuz bir sandalyenin üzerinde küstah hacmiyle akşamın ve sabahın müşterisiyim ben de diye düşündü. Ama ben kimlerdenim diye sorgulamadı. Gerek duymadı.
nil kızılırmak-hikayeler

http://www.youtube.com/watch?v=zSmOvYzSeaQ&feature=related