Ben bir sokak köpeğiyim. Sadece bir köpek! Sokakta doğdum, bazıları gibi ''cins'' değildim. Hani o pet-shoplarda görüp bayıldığınız, ''Ne sevimli şey'' dediklerinizden olamadım hiç. Onlara gösterdiğiniz sevgi ve anlayışı hak edemedim hiç. Çünkü ben sokaktaydım, ben cins değildim, ben pis ve bakımsızdım.
Ben sadece bir köpeğim. Sokak köpeği!.. Sizlerin tehlikeli bulduklarınızdan, kuduz diye korktuklarınızdan; yanından geçerken çocuklarınızı kollarından çekip "Ay elleme o pis köpeği" dediklerinizden... Kendi korkularınızı herkeslere aşılayıp hedef gösterdiklerinizden... O korkularınız ki bizleri siyanürle zehirleten, pompalı tüfeklerle vurduran... O korkularınız ki bizleri tekmeleten, iten, kakan, demir sopalarla işkence eden... O korkularınız ki 5 yaşında çocuğu bile bize taşla saldırtan... O korkularınız ki 10 yaşındaki çocukların bizleri dövmesine sebep olan ve en acımasızı da siz insanoğlunun çocuklarının bundan zevk almasına, bununla eğlenmesine sebep olan... O çocuklar ki daha 10 yaşında; daha aşkı, sevgiyi, paylaşmayı öğrenmeden önce işkence etmeyi ve bundan zevk almayı öğrenen... O insanoğlu ki kendine hiçbir zararı olmayan hayvanı boynuna tel geçirip boğan...
Bazılarımız bugün pompalı tüfeklerden kurtulmuş, zehirden kurtulmuş, sözüm ona ''ölüm''den kurtulmuş, belediyelerin barınaklarında yaşıyor... Siz hiç ''ölüm'' kokusunu içinize çeke çeke yaşadınız mı? Siz hiç sürekli bağıran, can çekişen ırkınızla birlikte kendi dışkınızın içinde yaşadınız mı? Siz vücudunda kan kalmamış 2 aylık yavru bir köpeğin, damarı bulunamazken çıkarttığı insan yavrusu sesine benzeyen sesi duydunuz mu hiç? Siz hiç ağlaya ağlaya, bağırsaklarınız düğümlenmiş, vücudunuzun tamamını iltihap kaplamış bir şekilde can çekişerek öldünüz mü? Hiç sizi bir kafese kapattılar mı sizin gibi 15 tanesinin olduğu? Ve siz zayıf olduğunuz için bu kafeste saldırıya uğradınız mı, diğerleri tarafından parçalandınız mı? ''Bir tane eksilirse bize daha çok yemek kalır'' diye sizi parçalamaya kalktılar mı? Biri kolunuzda, biri bacağınızda, diğeri sırtınızda, diğeri boğazınızda, aynı anda 8-10 tanesi üzerinizde ve siz avaz avaz bağırırken insanların bile bir şey yapamadığı oldu mu? Ve siz bu parçalanma sırasında mücadeleyi bırakıp ''Tamam, artık öldüm'' dediniz mi?.. ''Artık öldüm'' diye kendinizi bırakıp, her biri vücudunuzdan bir ısırık alırken öylece yattınız mı? Üzerinizdeki bu lokmaları etinizden ayırabilmek için üzerinize soğuk su püskürttükleri ve sizin artık bunu bile hissetmediğiniz oldu mu? Sonra insanlar gelip sizi kanlar içinde, sırılsıklam dışarı çıkardıklarında, tedavi altına aldıklarında ''ölüm şokuna'' girip iyileşmek yerine öldünüz mü? Boynunuzdaki yaralardan yemek yiyemezken sizi şırıngalarla besleyip yaşatmaya çalıştı mı birkaç iyi insan? Ya da siz bugün öldünüz ve yarın sahiplendiniz mi? O hiç gelmeyen sahipler 1 gün geç geldikleri için öldünüz mü? Hani birileri sizlerden bir şekilde haberdar olduklarında ''Köpeklerin hepsi sokak köpeği mi, cins köpek arıyorduk biz'' diye sordular mı?.. Daha ''golden retriever''i telâffuz edemeyen, ''Ben gold arıyordum aslında'' diyen, pet-shoplara para vermek istemeyen ama illa ki cins köpek isteyenler sizi beğenmediği için hiç öldünüz mü?
Siz apartmanda istemiyorlar diye sahibinin getirip barınağa bıraktığı bir köpek gördünüz mü hiç? Sahibi hasbel kaza ziyarete geldiğinde onu sonsuz bir sevgi ve ilgiyle karşılayan, asla bu hapishaneye neden terk edildiğini sorgulamayan bir köpek?..
Siz sahipleri onu terk ettiği için hayata küsüp yemek yemeği reddeden, kendini kafesin köşesine yapıştırıp kimseleri yanına yaklaştırmayan, İNTİHAR eden köpek gördünüz mü?
Bu mektup bitmez... Siz de zaten tüm bunları görmeden, bunlar yokmuş gibi yaşarsınız...
Ben bir sokak köpeğiyim... Her türlü işkenceyi, sevgisizliği ve acıyı hak eden bir sokak hayvanıyım... Yavaş yavaş ölüyorum, bağırsak parazitleri kanımı emiyor, hava soğuk, üzerime yağmur yağıyor, kar yağıyor geceleri...
Ben bir sokak köpeğiyim... Tek istediğim bir parça sevgi idi...
(alıntıdır)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.