25 Nisan 2012 Çarşamba

sıfır noktası


Adımları gittikçe yavaşlıyordu. Ama farkında bile değildi. Zihninde hayalleri, anıları birer gölge gibi peşinden geliyordu yürüdükçe. Yarım saat önce o mektuba neler yazmıştı, onu bile hatırmıyordu. Köprünün ortasında durdu. Etrafa baktı, gece yarısı kuş bile uçmazdı burda biliyordu. bir iki adım daha attı.Yaptıklarını düşündü, ve yaptıklarının karşısında aldıklarını,alamadıklarını... Artık önemi yoktu. Aşmıştı bütün bunları. Sadece kendisini affetmesini istemişti. O da olmamıştı. ''İnsan sıfır noktasına geldiğinde bir karar vermeli'' diye geçirdi içinden. Sıfır... Ya devam etmek içindir, ya bitmek için. Hem kaybedecek hiç bir şeyinin olmamasıdır, hem de kazanmamak için bir nedeninin olmaması. Hem donma noktasıdır, hem erime noktası... Kumardır biraz tek başına oynanan. Kendi kumarını oynamıştı. Yere damlayan kana son kez baktı. Bir binanın ağır çekimde yıkılışı gibi yavaş ve heybetlice yığıldı yere.... Beş dakika sonra telefonu ısrarlıca çaldı, çaldı... Ardından bir mesaj : ''Affettim, seni bekliyorum! ''
nil kızılırmak

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.